Mustafa Kemal Atatürk, yalnızca Türkiye'nin değil, dünya halklarının saygıyla andığı bir liderdir. Bağımsızlık, özgürlük ve çağdaşlık mücadelesiyle emperyalizme karşı duran Atatürk, küresel direnişlerin simgesi olmuştur. Onun mirası, insanlık tarihinde evrensel bir örnek olarak yaşamaya devam ediyor.

DÜNYA ATATÜRK GÜNÜ: KÜRESEL BİR SAYGININ HATIRALARIYLA

Bugün, yalnızca bir milletin değil, insanlık tarihinin ortak değerlerinden biri olan Mustafa Kemal Atatürk’ün dünya halkları nezdindeki derin izini hatırlama günüdür. Türk milleti için bağımsızlık, özgürlük ve çağdaşlık demek olan Atatürk; farklı milletlerin, farklı kültürlerin zihinlerinde de hayranlıkla anılan bir önderdir. Mehmet Ali Ergöz’ün denizlerde geçen meslek hayatında farklı ülkelerde yaşadığı tanıklıklar, bu evrensel saygının canlı örneklerini sunmaktadır.

1971 yılında Amerika’nın Philadelphia limanında yaşanan bir olay, Atatürk’ün Türk gemisinde bile unutulmasının nasıl bir yabancı tarafından saygıyla hatırlatıldığını gösteriyor. Gemide Atatürk portresinin olmaması üzerine bir Amerikalının kahveyi içmeden ayrılması, bir millete duyduğu saygının kişisel bir tavra dönüşmesidir. Bu olay, kendi liderine duyarsız kalmanın utancıyla yüzleşmek açısından öğretici bir ders niteliği taşımaktadır.

1985 yılında bir Yunan kaptanın, oğlunun isteği üzerine Atatürk Anıtı’nın fotoğrafını çekmek istemesi ise tarihsel düşmanlıkların üzerinde bir saygının oluştuğunu gösterir. Kaptanın sözleri, Atatürk’ün yalnızca bir komutan değil, insanlığa umut veren bir figür olduğunu ortaya koyar: “Emperyalizme karşı kazandığınız zafer, bizim için de değerlidir.”

1988 yılında Ekvador’da bir okul bahçesinde Atatürk büstünün, Bolivar, Che, Castro ve Zapata gibi dünya devrimcileriyle yan yana durması; Atatürk’ün yalnızca Türk milletinin değil, küresel direnişlerin simgesi haline geldiğini gözler önüne serer. Öğretmenin, Atatürk’ü diğerlerinden ayrı bir konuma yerleştirerek “O evrensel bir örnektir” demesi, bu anlayışın zirvesini temsil eder.

Hindistan’da bir kitapçının raflarında yer bulamayan Atatürk kitabı, hem gururun hem hüznün kaynağıdır. Çünkü dünyada çocuklara Atatürk’ün anlatıldığı bir ortamda, kendi ülkesinde onun unutturulmaya çalışılması iç acıtıcıdır.

Kamerun’daki bir Hırvat kaptanın, Atatürk resmine duyduğu saygı ile sarf ettiği sözler, kalplerde yara gibi yer eder: “Siz onu anlayamadınız. Anlasaydınız, Avrupa kapılarında değil, Avrupa sizin kapınızda beklerdi.” Bu, yalnızca bir övgü değil, derin bir özeleştiridir aslında.

Ve Bangladeş’te yaşlı bir adamın dudaklarından dökülen şu cümleler, Atatürk’ün ne kadar büyük bir miras bıraktığını gösterir: “Atatürk sadece Türklerin değil, tüm Doğu halklarının lideridir.” İşte bu söz, bir ulusun liderinin insanlığa mal olduğunun en samimi ifadesidir.

Atatürk’ün evrensel itibarı, onun sadece bir asker ve devlet adamı olmasından değil; halkına ve tüm mazlum milletlere umut, cesaret ve yön vermesinden kaynaklanır. Bu hatıralar, bugünü yalnızca bir Türk Günü değil, aynı zamanda bir insanlık günü kılar. Ne mutlu Atatürk’ü anlayanlara…

       Ne mutlu Atatürk gibi düşünebilenlere… Ve elbette, ne mutlu Türküm diyene!