Anıtkabir’de generallerin polis tarafından aranıyormuş gibi gösterilen sahte fotoğraflar, 30 Ağustos sonrası sosyal medyada infial yarattı. MSB, görüntülerin yapay zekâ ile üretildiğini ve 2019’a ait olduğunu 5 gün sonra açıkladı.

ANITKABİR GÖRÜNTÜLERİ NEDEN 5 GÜN SONRA YALANLANDI?

30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerinde Anıtkabir’de çekildiği öne sürülen bazı fotoğraflar, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Görüntülerde generallerin polis tarafından aranıyormuş gibi yansıtılması, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik tartışmaları körükledi. Ancak Milli Savunma Bakanlığı (MSB), bu fotoğrafların yapay zekâ ürünü olduğunu ve aslında 2019 yılına ait görüntülerin yeniden dolaşıma sokulduğunu açıkladı (T24). Açıklamanın 4 Eylül’de yapılması, yani iddiaların ortaya çıkmasından yaklaşık beş gün sonra kamuoyuna sunulması, bilgilendirme sürecindeki gecikmeyi gündeme taşıdı.

Kriz yönetimi açısından gecikmeli bilgilendirme, özellikle dezenformasyonun hızla yayıldığı bir dönemde ciddi bir sorun oluşturuyor. Çünkü bilgi boşluğu oluştuğunda kamuoyunda şüphe artıyor ve yanlış algılar daha kolay yerleşiyor. Uzmanlara göre bu tür durumlarda hızlı ve şeffaf iletişim, güven kaybını önlemek için elzemdir.

SURİYE POLİTİKASINDAKİ ÇELİŞKİLER NEDEN DERİNLEŞİYOR?

MSB’nin aynı toplantıda Suriye’ye dair yaptığı açıklamalar da dikkat çekti. Bakanlık, PYD/YPG için ABD’nin kullandığı “Suriye Demokratik Güçleri (SDG)” adını tekrar etti; ancak bu yapıyı “terör örgütü” olarak tanımladı (AA). Hem “terör örgütü” hem de “demokratik güçler” ifadesinin yan yana kullanılması, kamuoyunda kafa karışıklığına yol açıyor. Dahası, SDG’nin silahsızlanma ve Şam yönetimine entegrasyon sürecine uymadığı bizzat örgüt liderlerinin beyanlarından anlaşılıyor. Aksine, özerklik talebini sürdürmekte ve ABD’nin desteğiyle fiili bir yapı inşa etmeye çalışmaktadırlar.

TÜRKİYE’NİN SURİYE’DEKİ STRATEJİK HATALARI NELERDİR?

Emekli general Nejat Eslen’in vurguladığı gibi, Suriye’nin etnik ve mezhepsel çeşitliliği dış güçlerin müdahalelerine zemin hazırladı. Esad rejimini devirmeye yönelik girişimler, sahada farklı terör örgütlerini güçlendirdi. Türkiye de bu süreçte hatalı tercihler yaptı; bugün hem YPG’nin hem de HTŞ’nin sahadaki varlığı bu çelişkilerin yansımasıdır. Bu tablo, Türkiye’nin Suriye politikasındaki tutarsızlıkların sadece dış politikayı değil, doğrudan ulusal güvenliği de etkilediğini gösteriyor.

TÜRKİYE’Yİ BİR ARADA TUTAN NEDİR?

Sonuçta asıl soru şudur: Türkiye’yi bir arada tutan hangi unsurlardır? Yanıt, Atatürk’ün kurucu ilkelerindedir. Bu nedenle Atatürk’e ve Cumhuriyet tarihine yönelik saldırılar, tesadüfi değil, bilinçli bir itibarsızlaştırma sürecidir. Dış politikada yapılan stratejik hatalar içeride de çözülmeye yol açmamalıdır. Bu nedenle hem güvenlik hem de iletişim stratejilerinde netlik, hız ve şeffaflık yeniden sağlanmalıdır. Aksi halde, kamuoyu sürekli “mantığı var mı bunun?” sorusunu sormaya devam edecektir.

Son söz: Bataklık kurutulmazsa ; Sivri sinekler vızıldamaya devam eder.