Türkiye Büyük Millet Meclisi, terör karşısında milletin onurlu duruşunu temsil etmekle yükümlüdür. Şehitlerimizin hatırası, Öcalan’a yönelik “umut hakkı” söylemlerine karşı güçlü bir irade ile korunmalıdır.
Milletin iradesi, bir milletin onurudur, şerefidir, var oluş iradesinin siyasi zemindeki tezahürüdür. Bu irade, Türk milletinin şehitleriyle, gazileriyle, mücadelesiyle şekillenmiş; ihanete, bölücülüğe, teröre karşı her zaman dimdik durmuş bir iradedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, bu iradeyi temsil eden vekillerin temel görevi de bu duruşu kararlılıkla sürdürmektir. Son günlerde yaşanan bazı gelişmeler, özellikle de terör örgütü PKK’nın kurucusu ve lideri Abdullah Öcalan’a dair dile getirilen “umut hakkı” gibi ifadeler, toplum vicdanında büyük bir infial yaratmıştır. Bu ifadeler, yalnızca bir siyasi tercihin değil, aynı zamanda şehitlerin hatırasına, milletin birlik ve beraberliğine doğrudan saldırıdır.
1992 yılının 30 Nisan günü, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü hedef alan bölücü terör örgütü tarafından şehit edilen Jandarma Er Abdurrahman Yılmaz, binlerce şehidimizden sadece biridir. Bu ülkede hiçbir acı, sadece bir ailenin acısı değildir. Her şehit, bu milletin evladıdır. Her kan damlası, bu toprakların harcına karışmış, ay yıldızlı bayrağın anlamına mana katmıştır. Bu yüzden, bir teröristin haklarından değil, şehitlerin ahından, gazilerin onurundan söz etmek gerekir. Milliyetçi Hareket Partisi Mersin Milletvekili Yasin Şahin Türkoğlu’nun Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşma, işte bu yüzden büyük bir anlam taşımaktadır. Şehidimiz Abdurrahman Yılmaz’ı anarak, terör örgütüne ve onun elebaşına en sert şekilde karşı duran Türkoğlu, milletin vicdanını seslendirmiş, halkın duygularını kürsüye taşımıştır.
Hiç kimse, halktan aldığı vekâleti; teröristleri aklamaya, onların meşruiyetini tartışmaya açmaya kullanamaz. “Umut hakkı” gibi söylemler, şehit annelerinin gözyaşlarına, yetim kalmış çocukların sessizliğine, gazilerin yarım kalmış bedenlerine hakarettir. Bu millet, terörle mücadelesini sadece güvenlik güçlerinin değil, aynı zamanda siyasi temsilcilerinin kararlılığıyla kazanmıştır. O nedenle, “umut hakkı” diyerek terörist başına alan açmaya çalışanlar, sadece siyasi gaflete düşmekle kalmamış; aynı zamanda toplumun her kesiminde derin bir öfkeye neden olmuştur. Bu öfke, sadece bugünün değil, yılların, on yılların birikmiş tepkisidir.
Türk milleti, kendisine umut değil tehdit olan bir isme hak talep edenleri asla affetmeyecektir. Öcalan, Türk milletinin gözünde asla sadece bir birey değildir. O, binlerce ocağı söndürmüş, nice canı toprağa düşürmüş bir teröristtir. Bu nedenle, onu aklamaya çalışmak; dolaylı ya da dolaysız şekilde haklarından söz etmek, milletin değerlerine, acılarına ve tarihi mücadelesine savaş açmaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletin sesidir. Bu sesin kararlılıkla terörün karşısında durması, milletin iradesine sadakatin asgari gereğidir. Sayın Yasin Şahin Türkoğlu’nun bu hassasiyeti taşıması ve bunu yüksek sesle dillendirmesi, millet adına onurlu bir duruştur. Bugün mecliste Öcalan’ı lanetleyenlerin çoğalması, yarın şehitlerimizin ruhunu daha da şad edecektir.
Unutulmamalıdır ki; terörle mücadele, sadece silahla değil; zihinle, söylemle, yasayla ve duruşla da yapılır. Milletin iradesi, teröre asla boyun eğmeyecektir. Terörist başına umut vadedenler ise, bu irade karşısında yok hükmündedir.
Şehitlerimizin emaneti olan bu topraklarda, milletin sesi daima hainlerin sesinden daha gür çıkacaktır.