Suriye’de Türkiye’ye Kurulan PKK Tuzağı: ABD ve İsrail’in Jeopolitik Hamleleri ABD ve İsrail’in YPG üzerinden yürüttüğü stratejiler,

İSRAİL VE ABD’NİN SURİYE'DE TÜRKİYE’YE KURDUĞU PKK TUZAĞI: BİR JEOSTRATEJİK YENİDEN DİZAYN GİRİŞİMİ Mİ?
SURİYE'DE KURGULANAN DENKLEM: KÜRESEL GÜÇLER, TERÖR ÖRGÜTLERİ VE TÜRKİYE
Suriye iç savaşı, yalnızca rejim muhaliflerinin Esad yönetimine karşı ayaklanmasıyla sınırlı kalmamış; bölgesel ve küresel güçlerin, jeopolitik çıkarlarını yeniden şekillendirme çabalarıyla çok katmanlı bir krize dönüşmüştür. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İsrail’in bu süreçte izlediği politikalar, Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından dikkatle analiz edilmesi gereken adımlar içermektedir.

Bu iki ülkenin, PKK'nın Suriye kolu olan YPG/PYD üzerinden şekillendirdiği strateji, yalnızca terörle mücadele değil, aynı zamanda sınır ötesi siyasal ve ekonomik dengeyi değiştirmeye yönelik bir jeopolitik mühendislik olarak değerlendirilmelidir.

ABD'NİN YPG STRATEJİSİ: MÜTTEFİK GİBİ GÖRÜNEN ÇELİŞKİLİ DURUŞ
ABD, 2014 sonrasında IŞİD’e karşı yürüttüğü operasyonlarda, YPG’yi sahadaki en etkili “kara gücü” olarak tanımlamış ve örgüte doğrudan silah, eğitim ve istihbarat desteği sağlamıştır. Ancak Washington’un bu yaklaşımı, Ankara’nın yıllardır sürdürdüğü PKK ile mücadele politikasını doğrudan sabote eden bir pozisyona evrilmiştir.

Nitekim YPG’nin, hem silah kabiliyetinin artması hem de Suriye’nin kuzeyinde fiili bir yönetim yapısı kurma yönündeki çabaları, Türkiye için yalnızca bir güvenlik riski değil, aynı zamanda sınır komşusu olarak bir “devletsiz yapı”nın meşrulaştırılması anlamına gelmektedir.

İSRAİL’İN SESSİZ MÜDAHALESİ: PKK’YA STRATEJİK DESTEK Mİ?
İsrail, Suriye krizinde doğrudan bir kara gücü bulundurmasa da, bölgedeki Kürt yapılanmalarıyla temas kurarak özellikle İran karşıtı denklemleri destekleyen yeni cepheler açmayı hedeflemiştir. Tel Aviv yönetiminin istihbarat ve lojistik düzeyde PKK/YPG ile ilişki içinde olduğu uluslararası raporlarda sıkça yer almaktadır.

Bu durum, İsrail’in sadece savunma eksenli değil, aynı zamanda Türkiye’nin sınır güvenliğini ve jeopolitik manevra alanını daraltan bir tutum sergilediğini ortaya koymaktadır.

TÜRKİYE’NİN CEVABI: SAHADA VE MASADA KARARLILIK
Türkiye, 2016 yılından itibaren yürüttüğü Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Pençe-Kilit gibi operasyonlarla, Suriye’nin kuzeyindeki terör koridorunu parçalamayı hedeflemiş, büyük ölçüde de başarıya ulaşmıştır. Ancak Türkiye’nin askeri başarısına rağmen, ABD'nin YPG’ye yönelik desteği kesilmemiştir.

Bu çelişkili durum, Ankara’yı yalnızca askeri değil diplomatik anlamda da daha sert bir çizgiye yöneltmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz dönemlerde NATO zirvesinde yaptığı açıklamalarda müttefiklik kavramının yeniden tanımlanması gerektiğini vurgulaması, bu stratejik gerilimin açık bir yansımasıdır.

BÖLGESEL DENGEDE TÜRKİYE’NİN STRATEJİK POZİSYONU
Türkiye, hem NATO üyesi hem de bölgesel bir güç olarak, Ortadoğu’daki denklemin merkez aktörlerinden biridir. Ancak son yıllarda müttefiklerinden beklediği desteği alamaması, yeni dış politika modellerini gündeme getirmiştir. Bu doğrultuda, Rusya, İran, Körfez ülkeleri ve hatta Çin ile olan ilişkilerin çeşitlendirilmesi, Ankara'nın çok yönlü dış politikasının bir uzantısı olarak değerlendirilebilir.

Türkiye’nin, Suriye'de ABD ve İsrail destekli PKK yapılanmasına karşı yürüttüğü mücadele; yalnızca terörle mücadele değil, aynı zamanda devlet egemenliği, sınır bütünlüğü ve uluslararası hukuk açısından da büyük önem arz etmektedir.
JEOPOLİTİK TEHLİKELER KARŞISINDA YERLİ VE MİLLİ DURUŞ
Ortadoğu’daki krizlerde terör örgütlerinin “taşeron” aktörler olarak kullanılması, uluslararası ilişkilerin en kırılgan yönlerinden biridir. ABD ve İsrail’in PKK’yı destekleyen politikaları, yalnızca Türkiye’yi değil, tüm bölgeyi uzun vadeli istikrarsızlığa sürükleyebilecek potansiyele sahiptir.

Bu nedenle Ankara’nın askeri hamlelerinin yanında, diplomatik mücadelesi de kararlılıkla sürdürülmeli; bölgesel iş birlikleri derinleştirilerek ulusal güvenlik tehditlerine karşı çok katmanlı bir savunma hattı oluşturulmalıdır.