MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sağlık durumu hakkında sosyal medyada çeşitli spekülasyonlar ortaya atıldı. Resmi açıklamalara göre Bahçeli’nin sağlık durumu iyi ve istirahat sürecini evinde geçiriyor. Ancak kamuoyunda şeffaflık beklentisi devam ediyor.
Siyasi tarihimizin her dönemi, sadece olaylar ve kararlarla değil; aynı zamanda kamuoyunda oluşan algı ve söylentilerle de şekillenir. Son günlerde sosyal medyada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkında dolaşan iddialar, bu bağlamda oldukça dikkat çekici bir noktaya ulaşmış durumda. Kalp ameliyatı geçirmesinin ardından kamuoyundan uzak kalan ve uzun süre herhangi bir etkinlikte yer almayan Bahçeli, nihayet Alparslan Türkeş’in mezarı başında görüntülenerek kamuoyuna “geri döndü”. Ancak görüntüler yayımlandıktan sonra, tartışmalar ve spekülasyonlar hız kesmeden devam etti.
Bahçeli’nin görüntülerde yer almasına rağmen sesinin olmaması, görüntülerin güncel olup olmadığına dair kuşkular, hatta videodaki kişinin gerçekten Bahçeli olup olmadığına ilişkin iddialar sosyal medya mecralarında çığ gibi büyüdü. Bazı kullanıcılar, MHP liderinin sağlık durumunun hala kritik olduğunu öne sürerken, kimileri çok daha ileri giderek öldüğü halde bunun açıklanmadığını öne sürdü. Bu durum, kamuoyunun siyasetçilere olan güveninde yaşanan kırılmayı da gözler önüne seriyor.
Yaşanan bu karmaşa, tarihsel bir olayla paralellik kurularak daha çarpıcı bir boyuta taşınıyor. Osmanlı’nın ihtişamlı hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman’ın Zigetvar Seferi sırasında vefat etmesi ve bu ölümün 43 gün boyunca gizlenmesi, tarihin en sofistike siyasi manevralarından biri olarak bilinir. Sultan Süleyman’ın ölümü, dönemin en kudretli sadrazamlarından Sokullu Mehmed Paşa tarafından büyük bir gizlilikle saklanmış, padişahın öldüğü yalnızca 12 kişiye bildirilmişti. Zigetvar Kalesi’nin fethinden sonra duyurulması planlanan bu ölüm, devletin ve ordunun moralini koruma adına bir süre gizli tutulmuş; halktan, askerden ve hatta bazı devlet erkânından saklanmıştı. Padişahın fermanları, yazısına benzetilerek kaleme alınmış; bir hizmetli onun yerine halka görünerek sağlığını koruduğu izlenimi yaratılmıştı. Bu strateji 43 gün boyunca başarıyla sürdürülmüş, ta ki Şehzade Selim sefere gelip tahtı devralana kadar.
Bugün, kamuoyunun bir kısmı, Bahçeli’nin durumuyla ilgili olarak benzer bir senaryonun yaşanıp yaşanmadığını sorguluyor. Sosyal medyada yükselen sesler, “Devlet Bahçeli’nin durumu da Kanuni’nin Zigetvar’daki son günlerine mi benziyor?” sorusunu dillendiriyor. Elbette 21. yüzyıl koşullarıyla 16. yüzyıl devlet anlayışını birebir kıyaslamak mümkün değildir. Ancak dikkat çekici olan husus, halkın şeffaflığa ve bilgilendirilmeye duyduğu ihtiyacın göz ardı edilmesi hâlinde, geçmişin sırlarla dolu sayfalarının yeniden açılması ve kıyas unsuru haline gelmesidir.
MHP gibi ideolojik omurgası güçlü, lider merkezli bir partide, genel başkanın sağlığı yalnızca kişisel bir mesele olmaktan çıkar; partinin geleceği, politik çizgisi ve Türkiye siyasetindeki pozisyonu açısından doğrudan belirleyici olur. Bu nedenle Bahçeli’nin sağlık durumu, sadece bireysel bir durum değil, kamu yararı kapsamında değerlendirilmesi gereken bir başlık olarak görülmelidir.
Siyasette güven, yalnızca verilen sözlerle değil, sergilenen şeffaflık ve açıklıkla pekiştirilir. Her bilgi açıklanmak zorunda değildir elbette; ancak bilgi açıklanmadığında oluşacak boşluğun nasıl ve kimler tarafından doldurulacağı da iyi hesap edilmelidir. Tarih, yalnızca geçmişi anlatmaz; geleceğe de ışık tutar. Kanuni Sultan Süleyman’ın ölümüyle ilgili yaşanan süreç, bugün bize bir şeyi çok açık hatırlatıyor: Gerçekler ne kadar gizlenirse gizlensin, eninde sonunda gün yüzüne çıkar. Ve o gün geldiğinde, kamuoyunun ilk sorgulayacağı şey “neden bu kadar süre sessiz kalındı?” sorusu olacaktır.
Yazan : Yılmaz Dikbaş