Zamanın İçinden Geçen İnsan: Gençlik ve Yaşlılık Arasındaki Köprü


1. Zamanın Gölgesinde: Gençliğin Yanılsamaları


İnsan gençken zamanı önünde uzanmış bir sonsuzluk gibi algılar. Her yeni sabah, yeni bir başlangıçtır ve sanki hiçbir şey sona ermeyecek gibidir. Kalp hızlı atar, adımlar yere değil gökyüzüne basar. Gençlik, hayatın en güzel mevsimi değildir sadece; aynı zamanda en büyük yanılsamasıdır da. Çünkü genç, zamanı tüketmez; onun içinde koşar, onunla yarışır. Oysa her yarışta olduğu gibi, bu da bir sona sahiptir.

Gençken, bedenin sınırları geniştir ama ruhun kavrayışı dardır. Bilgelik, yaşanmışlık ister. Yaşanmamış hayatın bilgece cümleleri, boşlukta yankılanır. Gençlik, çoğu zaman anlamı erteleyerek yaşar. “Şimdi eğlen, sonra düşün” mottosuyla, hayatı anlık zevkler üzerine kurar. Fakat her an bir tuğla gibidir; gelecekteki karakter yapımızın temel taşlarını oluşturur.

Yaslilik Ve Genclik

2. Heykeltıraşın Eli: Gençlikte Biçimlenen Yaşlılık


Yaşlılık, gençliğin bir sonucu değil; onun devamıdır. Bir nehrin, kaynağından denize kavuşmasına kadar olan yolculuğu gibi... Gençlikte atılan her adım, yaşlılığın yönünü belirler. Bir genç, her gün inşa ettiği alışkanlıklarla, gelecekteki yaşlı halini yaratır. Bugün yürümeyen bir bedenin hikâyesi, belki de gençliğinde hiç yürümemiş olmaktan kaynaklıdır. Bugün anlam arayan bir yaşlının boşluğu, belki de gençliğinde hiç durup düşünmemekten ileri gelir.

Yaşlılık, gençliğin aynasıdır. Ancak bu ayna pürüzsüz değildir; zamanın kırıklarıyla doludur. Bu yüzden kişi, yaşlılıkta ilk defa gerçek yüzünü görür. Gençken görmezden geldiğimiz tüm ruhsal çatlaklar, yaşlılıkta büyüteç altına alınır. O yüzden gençlik sadece yaşamak değil; iyi yaşamak zorundadır. Çünkü yaşlılık, iyi yaşanmış bir gençliğin huzurudur. Aksi hâlde pişmanlıkla dolu uzun bir sessizliğe dönüşebilir.

Depositphotos 8923550 Stock Phot

Rüyada Mağara Görmek Ne Mesaj Veriyor? Sırlı Anlamlarıyla Karşınızda! Rüyada Mağara Görmek Ne Mesaj Veriyor? Sırlı Anlamlarıyla Karşınızda!

3. Zamanla Barışmak: Anlamın Derinleştiği Dönem


Yaşlılık, hayatın sonu değil; anlamın derinleştiği bir evredir. Hayatın anlamı, onun uzunluğunda değil; derinliğindedir. Gençken başarı peşinde koşarız; yaşlılıkta ise anlamın. Bu yüzden yaşlılar daha çok düşünür, daha az konuşur. Daha az koşar, daha çok izler. Çünkü bilirler ki hayat, sadece bir yarış değil; aynı zamanda bir tanıklıktır.

Oysa toplum yaşlılığı sadece fizyolojik bir tükeniş gibi görür. Oysaki yaşlılık, bir bilgelik mevsimidir. Yaşlı insanlar, hayatın bize bıraktığı el yazısıdır. Onlar geçmişin taşıyıcıları, geleceğin öğretmenleridir. Gençlerin yaşam enerjisi varsa, yaşlıların da deneyim bilgeliği vardır. Bu iki güç birleştiğinde, toplum kendi rotasını daha sağlıklı çizer.

3A158Dd26627A35D4E13De9345227D21

4. Hafıza ve Miras: Yaşlılıkta Anlam Taşımak


Yaşlılık, sadece geçmişin hatıralarıyla dolu bir çanta değil; aynı zamanda geleceğe bırakılan bir mektuptur. Her yaşlı insan, kendi içinde bir kütüphanedir. Duygularla yazılmış, acılarla kazınmış, sevinçlerle yıkanmış hikâyeler taşır. Ne var ki bu kütüphaneleri ziyaret etmeden, biz hep aynı hataları yeniden yaparız.

Bu yüzden yaşlılığı dışlamak, yalnızca bireyi değil, kolektif bilinci de yoksullaştırır. Bilgelik, sadece üniversitelerde değil; yaşanmış yıllarda saklıdır. Eğer gençlik bu mirasa değer verirse, kendi geleceğine de yatırım yapmış olur. Çünkü bir gün herkes yaşlanacaktır ve ne kadar anlam taşıyorsa hayatı, o kadar değerli yaşlanacaktır.

I-424

5. Zihnin Yaşı, Bedenin Ötesinde


Zihinsel yaş, takvim yaşından daha önemlidir. 20’sinde tükenmiş bir ruh da vardır, 80’inde yeni hayallere yelken açan da. Bu yüzden insanın asıl yaşı, kalbinin yaşına bağlıdır. Zihnini koruyan, öğrenmeye devam eden, sorgulamayı bırakmayan herkes, yaşlılığını bir yük değil; bir ödül olarak yaşar.

Modern tıp, bedenin yaşlanmasını geciktirebilir. Ama ruhun yaşlanmasını engelleyen şey anlamdır, tutkudur, üretmektir. Her sabah bir amaçla uyanmak, insanın ruhsal gençliğini korur. Hayatı boyunca sevdiği bir şeyi yapan kişi, yaş aldıkça yorulmaz; olgunlaşır.

S 646C61752Aa880Da452645A9112286

 İnsan Bir Gün Değil, Her Gün Yaşlanır


İnsan bir sabah uyanıp birden yaşlanmaz. Yaşlılık, her gün fark edilmeden, sessizce bedenimize işlenir. Her seçim, her alışkanlık, her ihmal bir tuğladır. Ve sonunda bu tuğlalarla ya bir huzur evi inşa ederiz, ya da pişmanlıkların soğuk duvarlarını...

Yaşlılık, gençliğin zıttı değil; onun izdüşümüdür. Gençken attığımız her adım, yaşlılığın sessiz odalarında yankılanır. O yüzden hayatı anlamla, sevgiyle ve bilinçle yaşamak; yaşlılığı da bir armağana çevirir.

Çünkü sonunda insan, kaç yaşında olduğu kadar, nasıl yaşadığıyla da hatırlanır.

Kaynak: Kınık Haber Merkezi