Arjantin ve Türkiye'nin ekonomik kader ortaklığı, yüksek enflasyon, kırılgan para birimi ve yapısal reform ihtiyacıyla şekilleniyor; Milei'nin radikal dönüşümü Türkiye için hem uyarıcı hem de ilham verici bir örnek sunuyor.
İki Uzak Ülke, Bir Ortak Kader: Ekonomide Sarsılan Para
Coğrafi olarak birbirinden 12 bin kilometre uzak olan Arjantin ve Türkiye, tarihsel, kültürel ya da siyasi olarak birbirine pek benzemeyen ülkeler. Ancak ekonomi söz konusu olduğunda benzer kırılganlıklar ve yapısal sorunlar, bu iki ülkenin kaderini zaman zaman örtüştürmektedir. Her iki ülke de yerel para birimlerinin yıllara yayılan zafiyetleriyle mücadele etmiş, yüksek enflasyon ve kronik ekonomik istikrarsızlıklarla karşı karşıya kalmıştır.
Arjantin’in 1991’de Harvard mezunu Maliye Bakanı Cavallo ile başlattığı dolar sabitleme politikası kısa sürede sonuç vermiş, enflasyon üç haneden sıfıra çekilmiştir. Ancak bu başarı, uzun vadede Arjantin’in siyasal ve kültürel gerçekleriyle çelişmiş, sürdürülemez hale gelmiştir. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi, güçlü bir ekonomik model kadar, o modeli taşıyacak bir kurumsal ve kültürel altyapının gerekliliği burada da kendini göstermiştir.
Deli mi, Dahi mi? Javier Milei’nin Cesur Dönüşümü
2023 seçimlerinde halkın karşısına çıkan iki farklı ekonomik yaklaşım vardı: Akılcı, sistem içi bir çözüm vaat eden Peronist aday Sergio Massa ve “sistemi yerle bir etmeyi” hedefleyen liberteryan iktisatçı Javier Milei. Kendisini “anarko-kapitalist” olarak tanımlayan Milei, halkın karşısına radikal söylemlerle çıktı. “Devlet çözümdür” paradigmasını reddederek, devleti sorun olarak işaret etti. Sloganları açık ve netti: "Para yok", "Devlet çökmüştür", "Serbest piyasa en iyi çözümdür".
Göreve geldiği ilk haftalarda Arjantin Pesosu’nu %50 oranında devalüe ederek ülkeyi sarsan bir ekonomi politikası uyguladı. Bu karar, “J Eğrisi” teorisine dayanıyordu: kısa vadede şiddetli bir daralma yaşanacak ama ardından iyileşme kaçınılmazdı. Gerçekten de ortalık kısa süreliğine toz duman oldu. Ancak Haziran 2025’e gelindiğinde, enflasyon aylık %1,5 düzeyine kadar indi. Bu, yıllardır üç haneli oranlara mahkûm Arjantin için devrim niteliğinde bir gelişmeydi.
Mucize mi, Sürdürülebilir Model mi?
UNICEF verilerine göre Milei’nin göreve gelmesinden önce halkın %53’ü yoksulluk sınırının altındayken bu oran %38’e düştü. 1,7 milyon çocuk yoksulluktan kurtarıldı. Bu gelişmeler, birçok uluslararası iktisatçıyı şaşkına çevirdi. 2023’te 100’e yakın ünlü iktisatçının Guardian’da yayınladığı açık mektupta, “Milei felaket getirir” denmesine rağmen, öngörülen felaket gerçekleşmedi. En azından şimdilik...
Fakat bu başarıya ihtiyatla yaklaşmak gerekiyor. Çünkü ekonomik model kadar, o modeli sürdürecek siyasi, kurumsal ve toplumsal istikrar da hayati önemdedir. Arjantin’in tarihsel olarak sık sık saplandığı ekonomik çıkmazlar, yapısal reformların kalıcılığını hep tehdit etmiştir.
Türkiye İçin Dersler
Türkiye ile Arjantin’in benzerliği yalnızca yüksek enflasyon ve kırılgan para birimiyle sınırlı değil; halkın devletten beklentisi, devletin ekonomideki ağırlığı ve merkez bankasının bağımsızlığı gibi konularda da iki ülke arasında çarpıcı paralellikler mevcut.
Türkiye’nin de Arjantin gibi yerel paraya olan güveni güçlendirmesi, kamusal kaynakları popülist değil, yapısal reformlara yönelik kullanması gerekiyor. Aksi halde kısa vadeli ekonomik iyileşmeler, uzun vadede yerini yine makro dengesizliklere bırakabilir.
Arjantin’in yaşadığı ekonomik dönüşüm bir “mucize” değil, yüksek riskli bir kumar ve ideolojik bir tercihtir. Milei’nin uygulamaları, cesur ve radikal olduğu kadar, sınırda yürüyen bir ekonomi yönetimi örneğidir. Ancak her şeye rağmen Arjantin, Türkiye’ye ekonomik anlamda hem uyarıcı hem de ilham verici bir ayna tutmaktadır. Bu aynaya dikkatle bakmakta fayda vardır.
SON SÖZ: Devletin hazinesi boşalırsa; Kümesteki kazlarda tüy kalmaz