Proje okullar, öğretmen atamaları ve ayrıcalıklı uygulamalar nedeniyle eğitimde fırsat eşitliği tartışmalarına yol açıyor. Öğretmenlerin statü farkı, öğrencilerin akademik yönlendirilmesi ve sistemdeki adalet sorunu eleştiriliyor. Eğitimde reformun bilimsel ve eşitlikçi temeller üzerine inşa edilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Proje okullar neden tartışılıyor?
Eğitim sisteminde uzun süredir var olan sorunlara bir yenisi daha eklendi. Son dönemde kamuoyunun gündemine oturan proje okullar, hem öğretmenler hem öğrenciler hem de eğitim sendikaları arasında ciddi tartışmalara yol açtı. Bu durum, yalnızca moral bozmakla kalmadı; aynı zamanda eğitimde gelinen noktanın sorgulanmasına da vesile oldu. Eğitimciler, öğretmen yetiştirme, atama, kariyer sistemi ve okullar arasında yapılan ayrıştırmanın yeniden değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor.
Anayasal bir hak olan eğitim, hiçbir kişi veya kurumun keyfi uygulamalarına bırakılmamalı. Her çocuğun eşit ve kaliteli eğitime ulaşma hakkı vardır. Devlet okullarında “nitelikli” ya da “niteliksiz” gibi ayrımlar yapılması, eğitimde fırsat eşitliği ilkesine aykırıdır. İyi bir öğretmen ve iyi bir okul, her çocuğun hayatında önemli bir fırsattır. Bu nedenle, okulları ve öğretmenleri ayrıştırmak yerine, ülke genelinde eğitim standartlarının yükseltilmesi hedeflenmelidir.
Proje okulların amacı neydi, neye dönüştü?
Proje okulları, ilk etapta eğitimde niteliği artırmak amacıyla hayata geçirildi. Ancak zamanla bu okullar, diğer devlet okullarından farklı uygulamalarla ayrışmaya başladı. Öğretmen atamaları, görev süreleri ve okul içi uygulamalar konusunda özel düzenlemelere tabi olan proje okullar, sistemde yeni bir ayrıcalık alanı yarattı. Bu durum, hem eğitimciler hem de kamuoyu tarafından eleştirilere neden oldu.
Dünya genelinde proje okul benzeri uygulamalara rastlanmazken, Türkiye’de bu okulların sayısı ve etkisi giderek arttı. Bu da sistem içinde adalet ve liyakat tartışmalarını beraberinde getirdi.
Lise türleri nasıl sınıflandırılıyor?
Eğitim sisteminde liseler genellikle üç ana grupta sınıflandırılır: Üniversiteye öğrenci hazırlayan akademik liseler, meslek edinmeye yönelik meslek liseleri ve yetenek temelli sanat ve spor liseleri. Gelişmiş ülkelerde öğrencilerin büyük bölümü meslek liselerine yönlendirilirken, yalnızca belirli bir kısmı akademik liselere gitmektedir. Türkiye’de ise sınav odaklı eğitim anlayışı nedeniyle neredeyse tüm öğrenciler üniversite hedefine yönlendirilmektedir. Bu durum, hem meslek liselerinin değerini düşürmekte hem de üniversite mezunu işsizliğini artırmaktadır.
Öğretmenler neden ayrıştırılıyor?
Milli Eğitim Bakanlığı’nın uygulamaları, öğretmenlerin statülerine göre farklı muamelelere tabi tutulduğunu gösteriyor. Aynı okulda, aynı derse giren öğretmenler arasında bile statü farkı oluşturulması, kurum içi huzursuzluklara yol açıyor. Son olarak Bakan Yusuf Tekin’in “40 yıldır aynı okulda çalışan öğretmen var” açıklaması da kamuoyunda tepkiyle karşılandı. Eğitim Sen, bu ifadenin gerçeği yansıtmadığını belirterek, proje okullarda öğretmenlerin en fazla 8 yıl görev yapabildiğini hatırlattı.
Bu tartışmalar nereye varacak?
Eğitim politikalarında süreklilik sağlanamaması, her yeni bakanla birlikte sistemin sil baştan değiştirilmesi, öğretmenlerin ve öğrencilerin motivasyonunu olumsuz etkiliyor. Cumhuriyet tarihi boyunca Milli Eğitim Bakanlığı görevine gelen kişilerin büyük bir kısmının eğitim kökenli olmaması da bu sorunların derinleşmesine neden oluyor. Proje okullar çevresinde büyüyen tartışmanın, eğitim sisteminin genel yapısını yeniden gözden geçirme fırsatı sunması umuluyor.