Eskiden bakır kap kullanımı yaygın olduğu için, icra edeni fazla olan bir meslekti kalaycılık. Tencere, tava, cezve, kepçe, çaydanlık, ibrik, tepsi, sini, bakraç, yoğurt çitili, çaydanlık, semaver gibi bakır eşyalar neredeyse her evde bulunurdu. Hatta bazı evlerde büyük bakır bulgur kazanları da olur, bulgurluk buğday kaynatma zamanı geldiğinde bu kazanlar sırasıyla komşulara ödünç olarak verilirdi.

Bakır eşyaların, kullanılırken zehirlememesi için kalaylanarak sırlanması gerekiyordu. Eskiden Osmaniye'de bu işi yapan dükkân açmış kalaycılar ya da sokaklarda "kalaycııı, yok mu kap kalaylatan, kalaycı geldiii" diye bağırarak gezen, kalaylama gereçlerini koydukları heybelerini omuzlarında ya da bisikletlerinin arkasında taşıyan gezgin kalaycılar vardı. Gezgin kalaycı, kaplarını kalaylayacağı evin bahçesinde uygun bir yeri ihtiyacı kadar kazarak düzeneğini kurar, hem bahçesine düzeneğini kurduğu evin hem de komşularının kaplarını kalaylardı.

İşte, Mahmut Usta da Osmaniye'de yıllardır bu işi yapan ve günümüzde eski tahta barakadan dükkânında mesleğini icra etmeye devam eden son kalaycı... İşini layıkıyla yapan iyi bir esnaf... Çınarlı Kahve'nin karşısından Atatürk Caddesi'ne çıkan 5008 nolu ara sokağın ortalarına doğru sol tarafta bulunuyor onun oldukça eski ve mütevazı iş yeri. Kuru fasulyeci Salman Usta'nın berisinde, Hasret Gazetesi ve Matbaası'nın karşısında...

Mesleğini büyük bir titizlikle yapıyor Mahmut Usta. Sabah dükkânına geldiğinde önce ateşini yakıp körüklüyor, ateş tam tavına geldiği zaman da ilaçlı suda bir süre beklettiği bakır kapları tek tek alarak ateşe yaklaştırıyor, ısınıp erimeye başlayan kalayı elindeki kaba sürerek el çabukluğuyla ve maharetle kabı kalayla sırlıyor. Eski görünümlü olarak getirdiğiniz bakır kaplarınızı, parlak, gıcır gıcır, sırlanmış yepyeni görünümüyle size teslim ediyor. Siz de, eskilerinizi yenilemişçesine sevinçli, alıp götürüyorsunuz evinize... Bugün benim yaptığım gibi !

|| Gültekin Yılmaz