Osman Amca’nın mesajı, Anadolu’nun mizahî kodlarıyla erkeklik krizini trajikomik bir şekilde yansıtıyor.
OSMAN AMCA’NIN MESAJI: ANADOLU’NUN TRAJİKOMİK HİKÂYESİNDEN BİR PERDE
Küresel çağın dijital araçları, geleneksel yaşamın en beklenmedik noktalarına sirayet ettiğinde, ortaya hem güldüren hem düşündüren hikâyeler çıkıyor. Bu kez sahnede Osman Amca var. Karısı bir süre önce, muhtemelen şiddet gördüğü için memlekete dönmüş. Gidişi sessiz olmuş ama Osman Amca’nın mesajı, Anadolu’nun bin yıllık mizahî kodlarını ve erkeklik krizini tek bir metinde özetliyor.
Modernleşen Türkiye’de hâlâ çok sayıda insan, ilişkilerdeki sorunlarını dijital araçlar üzerinden dile getiriyor. Ancak Osman Amca'nın attığı mesaj, sadece bir barış çağrısı değil; Anadolu tiyatrosunun “orta oyunu” tadında yazılmış trajikomik bir senaryo. "Kadınım bu sağa son mesajım" ifadesiyle başlayan satırlar, hem dramatik hem dramatize bir duygusal boşalmanın işareti. Şiirsel bir üslupla yazılan bu mesaj, kadını geri döndürmek için hem pişmanlık hem tehdit hem de hafif bir mizah içeriyor.
Mesajın içeriğinde geçen "Bebelerin başını oksayaraktan / Kendi düşen ağlamaz deyip gülüveriyo" satırları, Anadolu kadınının hem dayanıklılığını hem de ironiyle bezenmiş duygusal zekâsını yansıtıyor. Osman Amca'nın eylemlerinden ziyade, anlatım biçimi daha dikkat çekici: Yerel deyimlerle süslenmiş bu dizeler, hem bireysel bir duyguyu hem de kolektif bir erkeklik krizini dile getiriyor.
Kadının geri dönüşü ise modern ilişkilerde “duygu sömürüsü”nün ne kadar etkili olabileceğini bir kez daha gösteriyor. Mesajın ardından kapının önünde “yeşeren” kadın, aslında bir teslimiyet değil, büyük ihtimalle bir pragmatizm göstergesi. Hayatın getirdiği yükler, kadın için evin dışındakinden daha az yorucu olabilir. Ancak Osman Amca’nın o dramatik finali, Anadolu erkeğinin kadına duyduğu “karmakarışık” duyguların bir özetidir: "Vallahi gelmezsen büyük tehlike / Hatçe elinde bekliyor kese / Vallah keseynen kalsa keşke."
Bu son dize, hem geleneksel evliliğin mizahî çelişkisini hem de modern kadının muhtemel alternatifi karşısında duyulan korkuyu yansıtır. Bu hikâye, sadece bir adamın karısını geri çağırması değil, Anadolu erkeğinin çağ değişimi karşısındaki içsel hesaplaşmasıdır.
Osman Amca’nın mesajı bir köyde geçse de, temaları evrenseldir: pişmanlık, gurur, mizah, korku ve toplumsal rollerin çatışması. Gülünse de, alt metninde koca bir toplumun çözülmemiş sorunları vardır. Ve belki de en acıklısı, hâlâ “kese” metaforunun tehdit olarak sunulabilmesidir.
Osman amcanın şiir gibi mesajı
. Kadınım bu sağa son mesajım
Bebelerinen evde oturup ağlarım
Çamaşır, bulaşık tarih yaptı
Kadınım ben bu işlerden ne ağnarım
*** *** ***
Bir tokat salladım degmedi bile
La bok mu var babağan evinde
Ula ne bilinmez bi avradımışsın
Bebelerinen beni mevlam kayırsın
*** *** ***
Arkadasın hatçe yan yan bakıverıyo
Üzülme osman abi deyiveriyo
Bebelerin başını oksayaraktan
Kendi düşen aglamaz deyip gülüverio
*** *** ***
Bu gün geliverdi zabahın köründe
Vallaha bi gecelik vardı zillinin üzerinde
Bulaşığa daldı , çamaşırı yıkadı
La kadınım bak göğnüm çok daraldı
*** *** ***
Bebeleri banyoya sokup yıkayıverdi
Osman abi sende gir keseleyim diyiverdi
Bende büğün olmaz yarın diyiverdim
La kadınım sana son bir şans daha verdim
*** *** ***
Zabaha kadar geliosan gel eve
Vallahi gelmezsen büyük tehlike
Hatçe elinde bekliyor kese
Vallah keseynen kalsa keşke