Türkmen kültüründe çok ince ayrıntılar ve incelikler vardır. Yöre insanının hayat tarzını kültüründe gizlenmiş bu ayrıntılardan anlıyoruz. Zeki insanların yaşadığı yöreleri fıkralarından, tiplemelerden ve tekerlemelerden anlamak mümkün. Tecrübe sahibi insanlar bir köyden geçerken köyün hangi aşirete bağlı olduğunu hemen anlarlar.

Ali Rıza Yalgın 1926 yılından 1936 yılına kadar yaptığı araştırmaları “Cenupta Türkmen Oymakları” adlı eserinde toplayarak yayınlamıştır. Bu güne kadar bu çalışmanın üzerine daha kapsamlı ve ayrıntılı bir alan çalışmasının olmadığını görmekteyiz. On yıl Torosdağları'nda, Aladağlar'da, Bakırdağları'nda, Binboğalar'da, Berit dağı'nda Gavurdağları'nda, Çukurova, Barak ve Amik Ovası’nda yaşayan bütün Türkmen oymaklarını, boylarını dolaşarak onlarla yaşamış, birebir yaşayarak derlemeler yapmıştır. Bu derlemeler ve alan çalışmaları teknolojinin ve ulaşımın kolay olduğu günümüzde dahi en önemli kaynak olma özelliğini korumaktadır.

Ali Rıza Yalgın’ın tecrübeleri her Folklor araştırmacısının ihtiyaç duyduğu tecrübelerdir. Yalgın’ın çok önemli bir tecrübesi, tespiti bu yazımızda konu edilecektir.

Ali Rıza Yalgın, Cenupta Türkmen Oymakları adlı eserinin bir bölümünde tecrübesinin zireveye ulaştığını şu sözlerle belirtiyor.

Türkmen oymakları arasında yaşamaktan, onlarla olmaktan, onlarla sözden sohbetten o kadar tecrübe sahibi oldum ki; Bir pınarın başında dursam, pınara su almaya bir hayli kalabalık bir kadın topluluğu gelse, Hangi kadının evli, hangisinin bekâr, hangisinin yeni evlenmiş gelin, hangisinin dul, hangisi evlenmek ister, hangisi hiç evlenmek istemez, hangisinin eşi asker, hangisinin sevdiği var başlarına bağladıkları örtülerinden anlarım diyor.

Kadınların sosyal statüleri gerçekten de giyim kuşamlarından belli olur bu bir tecrübedir. Aşiretler arasında giyinme ve süslenme geleneği her Türk boyunda olduğu gibi ince ayrıntılarla kendini ortaya koymaktadır. Ali Rıza Yalgın’ın da belirttiği gibi, kadın başları ve kaküller kadının sosyal statüsünü hemen ortaya koyar. Başına sırma fes üzerine altın takı, sırma fesin alnı görünecek kadar açık olması, ve kırmızı örtü boyun altından bağlanmayarak serbest bırakılması bu kadının altınları zenginliğini, boyun altından serbest bırakılması bekârlığını simgelemektedir. Aynı baş bağında, boyun altından bağlanmış olması, ele kına yakılmış olması ve kâkülünü kıvırarak kaş üzerinden salması kadının yeni evli ve mutlu bir evliliği olduğunu, kâkülü fesin içine alması ve mor veya siyah başörtüsü mutsuz bir evlilik yaşadığını, simgelemektedir.

Ayağına kırmızı yemeni giymiş, üç eteğini salmış, ipek içlik giyerek üçeteğini beline sokmamış, fesi hafif yan giyerek, kırmızı başörtüsünü pervasızca salmış bir kadının bekâr evlenme çağına geldiğini işaret eden genç bir kız olduğunun anlaşılacağı gibi, Gara şalvar mor cepken, siyah başörtüsü, siyah yemeni giymiş bir kadının dul olduğunu yaslı olduğunu, Siyah başörtüsü yerine kırmızı baş örtüsü bağlayarak gözüne sürme çekmesi kadının dul olduğunu ancak evlenmek istediğini anlamak mümkündür.

Kadınların bu davranışları aynı zamanda toplum içinde amaçlarını haykırmaları anlamına gelmektedir. Bu giyim tarzlarından ve haykırışlarından dolayıdır ki kimse onları suçlamamış, içinde yaşadığı toplumun büyükleri aile efradı hemen isteklerine cevap vererek arzuları yerine getirilmiş, kadını kimse hor görmemiştir.

Bu ne güzel bir tebaattır ki, insanlar kendilerini çok açık bir şekilde ifade etmişlerdir. Günümüz toplumu ise ifadeyi bağırıp çağırmak yağıp gürlemek zannediyorlar.

Veli hâsıl tecrübe Türk milletinin vazgeçilmez derecede önemli bir hasletidir.

Kadı efendinin biri işlerinin yoğunluğundan sakalını tranş etmeyi ihmal etmiş. Hanımı yemeklerden önce sofraya çorba çıkarmış. Kadı efendi çorba kahpesini eline almış kaşıklayayım derken sakalı çorbanın içine batmış. Sakalını bir tutamlamış ki, iki tutamı geçiyor. Hemen okkayı, diviği almış bir ferman yayınlamış.

Fermanımdır;

Bundan böyle kim ki iki tutamdan fazla sakal bırak onun aklı gıt ola

Der kenar

Tecrübe-i bit

Yani iki tutamdan fazla sakal bırakanın aklı kıt olur dip not tecrübe ile sabittir ben yaşadım diyormuş.