ENFLASYONLA MÜCADELE NEDEN GİDEREK ZORLAŞIYOR?
G20 ÜLKELERİ ARASINDA EN YÜKSEK ENFLASYON ORANLARINDAN BİRİ TÜRKİYE’DE
Haziran 2025 Para Politikası , enflasyonla mücadelenin mevcut koşullarda giderek daha karmaşık hale geldiğini ortaya koydu. Türkiye’nin, G20 ülkeleri arasında aylık bazda en yüksek tüketici enflasyon oranlarından birine sahip olduğu vurgulanırken, iç ve dış belirsizliklerin ekonomik görünüm üzerindeki baskıyı artırdığı belirtildi.
Değerlendirme notunda, özellikle Mart ayından bu yana Türkiye'nin risk priminde artış yaşandığına dikkat çekildi. ABD’nin yeni gümrük vergileri, Türkiye iç siyasetinde yaşanan dalgalanmalar ve İsrail-İran gerilimi gibi faktörlerin etkisiyle Türkiye'nin risk priminin 300 baz puanın üzerinde seyretmeye devam ettiği ifade edildi.
YIL SONU ENFLASYON HEDEFLERİNİN SIK DEĞİŞMESİ NEYİ GÖSTERİYOR?
Rapor, yıl sonu enflasyon hedeflerinin sık sık değiştirilmesini ve enflasyon beklentilerinin çıpalanamamasını enflasyonla mücadeleyi zorlaştıran temel unsurlar arasında sıralıyor. Bunun yanı sıra, kamu tarafından belirlenen fiyatlara yapılan yüksek oranlı artışlar, büyüyen bütçe açığı, toplumsal rahatsızlıkların artması ve Çin’in küresel pazarlarda yarattığı rekabet baskısı da enflasyonla mücadelede kırılganlık yaratan faktörler arasında yer aldı.
Özellikle Çin’in ABD pazarındaki ihracat kaybını telafi etmek üzere diğer pazarlara yönelmesiyle Türkiye’nin ihracatçı sektörlerinin daha fazla baskı altında kalacağı uyarısı yapıldı. Bu bağlamda, Türk ihracatçılarına yönelik ilave destek mekanizmalarının gündeme alınmasının gerekliliği vurgulandı.
BELİRSİZLİKLER AZALTILMADAN EKONOMİK İSTİKRAR SAĞLANABİLİR Mİ?
Kontrol edilebilir belirsizliklerin azaltılmasının hayati öneme sahip olduğu belirtiliyor. İç hukuk sisteminde adil ve hızlı işleyen bir yapının kurulması, hukukun üstünlüğünün sağlanması ve yargı bağımsızlığının tesis edilmesi gibi yapısal önceliklerin, ekonomik istikrar ve sürdürülebilir enflasyon hedefi açısından kritik olduğu vurgulandı.
Ayrıca, daha geniş toplum kesimlerinin desteğini alabilecek kapsamlı bir kalkınma stratejisine ihtiyaç olduğu ifade edildi. Bu stratejinin yapısal reformlarla desteklenmesi, kamu maliyesinde disiplinin sağlanması, vergi reformlarının uygulanması ve kayıt dışı ekonomiyle etkin mücadele edilmesi gerektiği belirtildi.
POLİTİKA FAİZİ SABİT Mİ KALMALI?
Değerlendirme notunda, Mevcut ekonomik koşullar altında temkinli ve esnek bir para politikasının sürdürülmesinin önemine işaret etti. Buna göre, politika faizinin (repo faizi) yüzde 46 seviyesinde sabit tutulması önerilirken, olası bir faiz indiriminin 24 Temmuz’daki Para Politikası Kurulu toplantısında, haziran ayı enflasyon verilerinin ardından değerlendirilmesi gerektiği bildirildi.
Ayrıca, küresel belirsizlikler ve bölgesel gerilimler dikkate alınarak, gerektiği durumda gecelik borç verme faizi ile repo faizi arasındaki marjın sıkılaştırma aracı olarak kullanılabileceği belirtildi.
Başarılı bir enflasyonla mücadele için sadece para politikasının yeterli olmadığını, hukuki reformlar, mali disiplin, kurumsal bağımsızlık ve ihracat desteklerinin entegre edildiği çok boyutlu bir stratejinin gerekliliğine dikkat çekti.
