MERKEZ BANKASI FAİZ KARARINI NE ZAMAN AÇIKLADI?
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 19 Haziran 2025 tarihli Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısının ardından merakla beklenen faiz kararını kamuoyuyla paylaştı. Yapılan açıklamaya göre, banka politika faizini yüzde 46 seviyesinde sabit tuttu. Böylelikle mart ayında yapılan 350 baz puanlık faiz artışının ardından üst üste ikinci toplantıda faiz oranı değişmemiş oldu.
EKONOMİSTLERİN BEKLENTİSİ NE YÖNDEYDİ?
AA Finans’ın gerçekleştirdiği ankete katılan 23 ekonomistten 19’u faizlerin sabit tutulacağı yönünde tahminde bulundu. Diğer 4 ekonomist ise faiz indirimi veya artışı beklentisi içinde olduklarını belirtti. İndirim beklentileri 100 ile 350 baz puan arasında değişirken, yalnızca bir katılımcı faiz artışı öngördü. Anketin medyan verisine göre yıl sonu politika faizi beklentisi yüzde 35,50 seviyesinde oluştu.
BİR ÖNCEKİ PPK TOPLANTISINDA HANGİ KARAR ALINMIŞTI?
TCMB, bir önceki Para Politikası Kurulu toplantısında 350 baz puanlık artışla politika faizini yüzde 46 seviyesine yükseltmişti. Bu karar, yaklaşık 13 aylık aranın ardından gelen ilk faiz artışı olarak kayıtlara geçmişti. Nisan ayındaki bu toplantı öncesinde piyasalarda faizin sabit kalacağı yönünde yoğun bir kanaat oluşmuştu.
YILIN KALANINDA PPK TOPLANTILARI NE ZAMAN YAPILACAK?
TCMB, 2025 yılı içerisinde toplamda 12 Para Politikası Kurulu toplantısı gerçekleştirmeyi planlıyor. Haziran ayı toplantısı sonrası sıradaki toplantılar şu şekilde takvimlendirildi:
24 Temmuz 2025
11 Eylül 2025
23 Ekim 2025
11 Aralık 2025
POLİTİKA FAİZİ NE ANLAMA GELİR?
Politika faizi, Merkez Bankası’nın bankalara uyguladığı kısa vadeli borçlanma faizidir. Para politikalarının temel aracını oluşturan bu oran, enflasyonla mücadelede ve ekonomik istikrarın sağlanmasında doğrudan rol oynamaktadır. Faiz oranları, kredi maliyetlerini, tasarruf eğilimlerini ve piyasa beklentilerini şekillendirmektedir.
FAİZ KARARLARI EKONOMİYİ NASIL ETKİLER?
Faiz artışı, kredi faizlerinin yükselmesine ve borçlanmanın maliyetli hale gelmesine yol açar. Bu durum tüketim ve yatırımı yavaşlatırken, enflasyonist baskıların azalmasına katkı sağlayabilir.
Buna karşılık faiz indirimi, kredi maliyetlerini düşürerek tüketim ve yatırımı teşvik eder. Ancak bu artan talep, enflasyon üzerinde baskı oluşturabilir. Bu nedenle faiz kararları, hem kısa vadeli piyasa tepkileri hem de orta vadeli makroekonomik dengeler açısından kritik öneme sahiptir.