Eşim Beni Aldattı. Evlilikte güven sarsıldığında, onu yeniden inşa etmek zaman ve samimiyet gerektirir. Affetmek unutmak değildir.,

SORU:

EVLİLİĞİMDEKİ GÜVEN KAYBINI NASIL ONARACAĞIM?
(Bir kadının ihanetten sonra yaşadığı içsel hesaplaşma)

Altı yıllık bir evliliğin, dört yaşında bir çocuğun, yıllar içinde birlikte büyütülen umutların ve alışkanlıkların ardından, bir sabah ansızın her şeyin altüst olabileceğini düşünmek bile yıkıcıdır. Ama ben, tam da böyle bir çöküşün içinden geçiyorum.

Eşim, ortaokul arkadaşlarıyla bir sosyal medya grubunda tekrar bir araya geldiğinde ilk başta bunun masum bir nostalji olduğunu düşündüm. Ancak zamanla içimde açıklayamadığım bir huzursuzluk büyümeye başladı. Çünkü bir sabah kahvaltısıyla başlayan o buluşmalar zinciri, sadece fiziksel bir ortamda buluşmayı değil, duygusal yakınlaşmaları da beraberinde getirdi. Özellikle bir kadınla olan yakınlığı... Tesadüflerin bu kadar üst üste gelmesi – kadının da adının Burcu olması, aynı evlilik tarihine sahip olmamız – beni artık sadece kıskanç değil, tehdit altında hissettirmeye başladı.

İlk başta “sadece arkadaşız” diyerek geçiştirilen bu ilişkinin ardında aslında birden fazla buluşma, pahalı hediyeler, gece yarılarına kadar süren telefon görüşmeleri ve en önemlisi bana söylenmeyen duygular vardı. Eşim, başka bir kadına saat alıyor, yemeğe götürüyor ama hâlâ “Seni aldatmadım” diyebiliyordu. Fakat sadakat sadece cinsellikle ölçülmez. Duygusal yakınlık, eşinden saklanan konuşmalar, yalanlar – hepsi de sadakatsizliğin farklı biçimleridir. Ve ben hepsini yaşadım.

Onu affettim. En azından bir şans daha vermeye çalıştım. Çünkü çocuğum vardı ve hâlâ kalbimde ona dair bir yer duruyordu. Ama bu, içimdeki güveni yeniden inşa ettiğim anlamına gelmiyor. Tam tersine, her gece kafamda aynı sorular dönüyor: Bana bunu nasıl yaptı? Onu sevmediğini söylediği o kadına neden bu kadar zaman ve emek harcadı? Vicdan azabı bu kadar büyükse, suç da o kadar derindir, değil mi?

Kendime sorduğum en büyük soru şu: Bu duvarları tekrar nasıl inşa edeceğim? Onun samimiyetine nasıl inanacağım? İhanetin yarası sadece kalpte değil, kişiliğin derinlerinde, ruhun dokusunda bir çatlak açıyor. Ve ne kadar çimento dökersen dök, eskisi gibi olmuyor.

Ona yeniden güvenmek için değil, kendime yeniden güvenmek için uğraşıyorum artık. Çünkü ihaneti affetmek bazen yeniden kandırılmayı göze almak anlamına gelir. Ve ben, bir daha yıkılmamak için önce kendi içimi onarmalıyım.

Bu çıkmazdan kurtulmanın yolu unutmaktan değil, anlamaktan geçiyor. Onu değil, bu sürecin bana ne öğrettiğini düşünüyorum. Her şeyden önce kendimi yeniden sevmeyi, kendime kıymet vermeyi öğrenmem gerekiyor.
Affetmek bir seçim olabilir, ama asla bir zorunluluk değildir. Ve affetmek unutmak değildir. En iyi ihtimalle, içindeki fırtınayı dindirecek kadar dinginlik bulmaktır. Belki de bu yolculukta gerçek kurtuluş, ondan değil, bu acıyı taşıyan eski “benden” ayrılmakla başlayacak.

Rumuz: Aldatılan kadın

CEVAP:

EVLİLİKTE GÜVEN KIRILINCA: PLATONİK KAÇAMAK MI, BÜYÜK FELAKET Mİ?

Güven, evliliğin temel taşıdır. Bir kere sarsıldığında, yeniden yerine oturtmak, Everest’e tırmanmaktan daha zordur. Sevgili okur, bu noktada karşımızda aslında çok klasik bir tablo var; eşinin ortaokul arkadaş grubuyla kurduğu yakınlaşma. İlk bakışta “İlişki mi?” sorusunu duyar gibiyim. Hayır, bu durum tam anlamıyla platonik bir kaçamak. Ama “kaçamak” demek de tam yeri çünkü sonuçta evlilikte “biraz macera” isteyenler için bir fırsat doğmuş olabilir.

Ama kadınlık gururuna gelince işler biraz daha farklı. Kadın gururu, hele hele evlilikte, kırıldığında tamir edilemez gibi hissettirir. Hele eşinin “aynı ada, aynı evlilik tarihine sahip başka bir kadınla” sürekli görüşüyor olması, işin mizahını değil, tam anlamıyla dramını ortaya koyuyor. Üstelik o kadının da evli olduğunu öğrendiğimizde, tablo daha da renkleniyor. Böyle bir ilişkide gizlilik, kaçamaklar ve elbette yalanlar kaçınılmazdır.

EŞİNİN PİŞMANLIĞI VE SENİN BÜYÜKLÜĞÜN

Burada akıllara gelen en önemli soru: Bu olaydan sonra ne olacak? Şanslısınız ki, eşin “aklı başına gelmiş” ve yaptığı hatanın büyüklüğünü anlamış. Pişmanlık duymak elbette iyi bir başlangıçtır. Bu noktada senin de büyüklük gösterip affetmen, onun sana olan saygısını ve sevgisini artırabilir. Çünkü kim sevdiği kadından “tamam, sen affettin” onayı beklemez?

Ama unutulmaması gereken bir şey var: Affetmek kolay, affediyor görünmek zor değildir. Asıl mesele, bu affetmenin içten ve samimi olmasıdır. Eğer küskünlüğün ve soğukluğun dozunu ayarlamazsan, evlilikteki buzullar erimez, tam tersine kalıcı donlara dönüşür.

GEÇMİŞİ BIRAKMAK MI? YOKSA HER FIRSATTA HATIRLATMAK MI?

Eğer affetmeye karar verdiysen, bunu davranışlarınla da göstermelisin. Aksi takdirde “Bu konuyu her fırsatta hatırlatırım” diye düşünen eşin, bir gün sabrını tüketip yuvadan ayrılabilir. O yüzden, geçmişin kötü anılarını depoya kaldır, ancak gerektiğinde çıkarıp bak. Yoksa geçmiş, evlilikte “her gün taze pasta” gibidir; sürekli önüne konulursa, bir süre sonra kimse tadını almak istemez.

Evlilik bazen “platonik kaçamaklar”la sarsılır, bazen büyük fırtınalarla yıkılır. Ancak önemli olan bu fırtınalardan sonra nasıl toparlandığımızdır. Mizahi bir dille söylemek gerekirse, evlilikte “kaçamak” yapmak, koca bir “İtirazım Var!” davası açmaktan daha az sancılı olabilir. Ama en sağlıklısı, kaçamak yerine “birlikte kaçmak”tır; yani birlikte hayatın tadını çıkarmaktır. Çünkü unutmayalım, aşk da evlilik de biraz sabır, biraz şaka ve bolca sevgi ister.