Eski Türkler, tarih boyunca geniş yürekli ve affedici insanlar olarak bilinmişlerdir. Bu vasıfları, birçok tarihi kaynakta da açıkça görülmektedir. Bu yazıda, eski Türklerin affedicilik anlayışını çeşitli örneklerle inceleyeceğiz.

Affedici Olmak Eski Türkler, “geniş yürekli ve her şeyi ve herkesi affedici insanlardır”113 diyen Kumuk/Türk asıllı Murat Adji’yi kaynaklarımız desteklemektedir.

      Avrupa Hun Kağanı Attila, canına kastedenleri bağışlayacak kadar üstün bir affetme duygusuna sahipti. Bizans’ın kendisini öldürmek için görevlendirdiği Bigila’nın niyetini bildiği halde yine de ona dokunmamış ve affetmişti.114 Bu hareketi, onun ne kadar üstün bir affetme duygusuna sahip olduğunun en bariz delilidir. Aksi halde, Bigila’yı öldürmemesi içten bile değildi. Köktürk Kağanı Ch’u-lo, 621 yılında Çinliler tarafından zehirlendi.

          Ölmeden önce Çinliler tarafından zehirlendiğini anladı ise de onları öldürmeyerek hapse attırdı.

115 Onun bu davranışı affedicilik vasfına sahip olduğunun en bariz delilidir. Uygur Kağanı İl itmiş (Moyençor), 749 yılının ilk aylarında Oğuzlar ile müttefikleri Dokuz Tatarları yola getirmek için harekete geçti. Aynı yılın güz aylarına kadar bu işle meşgul oldu ve onlarla girdiği savaşlarda başarılar kazandı. Ele geçirdiklerine karşı daima bağışlayıcı bir tutum içinde oldu.116 Çinliler, 780 yılında hükümdar Tun Baga Tarkan’ın amcası Tudun ve adamlarını öldürdüler.

    Bu hadise dolayısıyla başkente gelen Çin elçilerine kağan, adamları vasıtasıyla şunları söyledi: “Vatandaşlarım hep intikam için seni ve adamlarını öldürmek istediler. Fakat ben buna yanaşmadım. Çünkü artık olan oldu, Tudun ve adamları öldü. Eğer ben şimdi seni öldürtürsem, kanı kanla yıkamış olacağım ki, bu daha hunharca bir hareket olacaktır.

        Ama  ben bunu yapmayacağım, onun yerine daha insancıl olan, kanı su ile temizleme erdemini göstereceğim; yani sizi affedeceğim.”117 Kağanın bu sözleri, onun dünya     affetme duygusu üzerine inşa edilmiş olduğunu göstermektedir. Oğuzların affedicilik vasfını en güzel şekilde yansıtan bilgiler, destanlarda bulunmaktadır.

           Dede Korkut Hikâyelerine göre Beğrek, kendisinin öldüğünü söyleyerek nişanlısı ile evlenmek üzere bulunan Yalancı oğlu Yaltacukun, eline düşmesi ve kılıcının altında bulunduğu sırada ondan af dilemesi üzerine onu affetti.118 Böyle bir olay sonucunda bile, kendisinden af dileyeni affeden bir insanın sahip olduğu vasfın ne kadar yüksek bir erdeme sahip olduğunu görebiliyoruz.

         Kutadgu Bilig’de insanlara affedici olmaları öğütlenmektedir

Yabancının kusurunu bağışla, onu yedir içir; ey bilge hâkim, misafire iyi davran. Bey mütevazı ve alçakgönüllü olmalı, suçlu kişilerin de suçunu affetmeli. Eğer zalim sana zulüm ederse, sen onu affet, din yolu budur.

         Kul ve cariye suç işlerse, sen onların suçunu bağışla; bu suç bağışlamanın sevabını ahret için kendine azık et.119 Divanü Lûgat-it Türk’te yer alan “anınğ yazukın ertürdi: O, onun günahından vazgeçti; bu Ben ol yazık keçürgen: Bu, daima suçu bağışlayan bir beydir;120 beg anınğ yazukın keçürdi: bey onun suçunu bağışladı; olar birbirinğ yazukın keçrüşdi: onlar birbirlerinin suçlarından geçtiler. 

121 şeklindeki örnekler, eski Türklerin adı geçen hasletlerini göstermesi bakımından önemlidir. Atebetü’l-Hakayık’ta, “Kusurlu adamın kusurunu affet, düşmanlık kökünü kazıp, ortadan kaldır”122 şeklindeki söz ile insanların affedici olmalarının tavsiye olunması kayda değerdir. Görüldüğü üzere bu örneklerden ortaya çıkan sonuç eski Türklerin, gerçekten de geniş yürekli ve her şeyi ve herkesi affedici insanlar olduklarıdır.