Verdiği sözde durmak, ahdine vefa göstermek, anlaşmalarına sağdık olmak, insanı insan eden en belirgin vasıflarındandır.

Sözün tutulmadığı, ahdin bozulduğu yerde her şey bozulur. Toplumda huzur kalmaz, her şey temelinden sarsılır.

Allah Teala“Verdiğiniz sözü yerine getirin. Sözlerinizden elbette sorumlusunuz.” (İsra-34) buyuruyor.

Vaadinden cayan, verdiği sözden dönen, sözleri yalan olan insan Allah’a isyan, insanlığa ihanet etmiş olur, münafıklar grubuna katılır.Atalarımız – “Var ikrar verme, öl ikrarından dönme” demişlerdir. İyice düşünmeden, yapabileceğinden emin olmadan söz verilmemelidir.Ahde vefa Allah yolunun şiarı temel kuralıdır. Müslümanlığımızın işaretidir. Yalancılığın, ihanetin Allah yolunda işi yoktur.

İnsanın birinci görevi ahdine vefadır. Çünkü bu insan dünyaya gelmeden önce Cenab-ı Mevlanın huzuruna durmuş “Kalu Bela’’ (Ben sizin Rabbiniz değimliyim)” sualine “Şüphesiz Sen bizim Rabbimizsin” diyerek Allah’a kulluğunu ikrar etmiştir. İnsan her yalan söylediğinde, vefasızlık ettiğinde, doğruluktan ayrıldığında Rabbimizi tasdik ve ikrara, bu dünyada sadakatsizlik göstermiş ve vefasızlığımızı ortaya koymuş oluyoruz.

Müslüman önce Hakk’a karşı samimi olmalıdır. Bu samimiyet onun, insanlara doğru sözlü ve dürüst olmasını sağlar.

Cenab-ı Mevla’ya vefalı olanlar, bunun sonucunda Allah’ın kullarına karşı da vefalı olurlar.

İnsan kulluğunu hayatı boyunca en güzel bir şekilde devam ettirmekle vefasını göstermiş olur.(Bu da emirlere riayet, yasaklardan kaçınma ile gerçekleşir)

Rabbimize karşı vefadan sonra en ulvi ve en gerekli vefa âlemlerin Sultanı Habibi Kibriya (s.a.s.)’e olan vefadır. O’na vefa sünneti seniyesine sıkıca sarılmakla olur.Her mümin din büyüklerine karşı da vefasını göstermelidir. Onlar cemiyetin ıslahı için çaba sarf ederler, insanları ahrete hazırlarlar.

Anne-babamıza da vefamızı göstermeliyiz. Onlara hizmet, güzel söz ve ikram, evlatların en büyük vefa borcudur. Hısım ve akrabalara da vefa gerekir.Nice kavimlerin helak olma sebebi Cenab-ı Hak’ka verdikleri sözde durmamaları, ahidlerine vefa göstermemeleri olmuştur.

Ahde vefa kulun, Allah’a, ümmetin peygamberine, müridin mürşidine, dostun dostuna, aile fertlerinin birbirine, milletin vatanına sevgi ve sadakatidir.

Vefa mümkün olduğunca dostundan ihtiyacını gizlemek, ondan bir şey istememek, eziyetine tahammül etmektir.

Vefa, dostunu Allah için sevmek, arkadaşı öldükten sonra, onun aile efradına iyilik ve yardım etmek, kapıdaki köpeğine varıncaya kadar her şeyine değer vermektir. Allak için birbirini seven bu sevgiyle bir araya gelip ayrılan kişiler kıyamet günü arşı alanın gölgesinde gölgeleneceklerdir.

Vefa düşman bile olsa verdiği sözünden dönmemektir. Vefalı insan, dost düşman herkesin güven ve emniyet duyduğu kimsedir. Onun karakterinde yalancılık, döneklik ve kalleşliğin izine rastlanmaz. En zor anlarda bile ahde vefa ederler.

Söz verirken mümin Allahü Teala ile ahdini bozacak şekilde birine söz vermemelidir. Zira ancak fasıklar Allah ile ahdini iptal eder. Birine söz verirken İnşallah (Allah dilerse) demelidir.-Peygamberimiz (belki) kaydını koyardı. Şayet kişi söz verirken içinden yapmamaya kararlı ise bu nifakın ta kendisidir.

Rabbimiz bizleri ahdine vefa gösteren Salih kullarından eylesin.