ABD 1990 Körfez Krizi sonrasında 1991 Ocak ayındaki Irak savaşının ardından Afrika’nın Kuzey Doğusu’ndan Ortadoğu’ya kadar olan ve Ortadoğu’yu da içine alan bölgedeki 25 ülkeyi askeri sorumluluk alanı ilan etmişler.

Bu harita ABD’nin 2003 yılında işgal ettiği Irak savaşı sonrası yenilendi. Haritaya iki ülke daha eklendi. Lübnan ve Suriye… Ancak yeni haritada dikkat çeken nokta şu: 2003 yılındaki değişiklikle Türkiye’nin GAP Bölgesi de ABD tarafından askeri sorumluluk alanım dediği bölgeye dahil edildi.

Irak’tan dersler çıkaran ABD Lübnan’ın işgalinden değişik bir yöntem kullanarak taşeronları vasıtasıyla işi halletti. Artık sırada Suriye mi, Sudan mı var? Yaşayıp göreceğiz.

Bizim GAP Bölgesini Türkiye’den koparan harita artık subaylarımızın bile önüne gelmeye başladı. 2004 yılı ekim ayındaki AB Bildirisinde üstü kapalı olarak su kaynaklarının ortak kullanımından ve kontrolünden söz edildi. Yani AB, GAP bölgesinde söz hakkı istiyor. Yani bizim su kaynakları üzerinden gizli olarak AB-ABD kavgası yaşanıyor. Artık yavaş yavaş ortaya çıkan sonuç, bu bölgede esas sorunun petrol değil, su olduğunun anlaşılması. Türkiye buna karşı bir politika geliştirmiş değil. Bizim topraklarımız üzerinden yabancılar projeler üretiyor. Birbirleriyle sürtüşüyor, bizde seyrediyoruz. Arada bir iç problemleri unutturmak için siyasiler celalleniveriyor. Boş bir çıkış yapıyor birkaç gün sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi her şey güllük gülistanlık.

Dünyada ki hızla nüfus atışı sebebiyle kullanım miktarı daha azalan su, petrolden daha değerli hale geldi. Çünkü petrolün alternatifi olmasına rağmen suyun alternatifi yoktur.

Su bakımından yoksul ülkeler tehlike çanlarını çoktan çalmaya başladı. Çoğunluğunu kıraç arazilerin oluşturduğu bölgede yaşayan milletlerin geçim kaynaklarının tarım olduğu Ortadoğu’da, su hayati öneme sahip stratejik bir madde.

ABD Dışişleri, CIA ile ulusal istihbarat konseyi tarafından hazırlanan ve gelecek 15 yılı ele alan Global Treds 2015 Programındaki “Türkiye” özel başlıklı bölümünde Ankara’nın su için büyük bir mücadele vereceği kaydediliyor. Türkiye’nin Fırat ve Dicle’de ki yeni sulama ve baraj inşaatlarına işaret eden raporda bu tür çalışmaların 15 yılda nüfusu hızla artan Irak ve Suriye’ye verilecek su miktarlarını da etkileyeceği belirtiliyor. Irak’ı işgal eden ABD, Suriye’yi de işgal etmeyi de düşündüğüne göre ve yeni topraklarının da su ihtiyacını fazlasıyla gözetecektir. Ayrıca Lübnan’da bu işgalin içinde olduğundan Fırat ve Dicle’den İsrail’e su gönderebilecektir.

BM’nin su raporuna göre Türkiye’de 2025 yılında su sıkıntısı çekecek 2040 yılında ise elindeki su rezervleri yüzünden Türkiye’ye savaş ilan edilecektir.

İşin en acı tarafı kendi elimizle kendi gözümüzü çıkarmak zorunda kalacağımızdır. Irak’ın kuzeyi Türkiye’ye verilip İran tehdidi bertaraf edilecek, daha sonra beslediğimiz Kuzey Irak bizden alacağı toprakla bir devlet kuracak. Bir siyasimizin deyimiyle Diyarbakır Ortadoğu’nun yıldızı olacak.

Kaynak: Kırmızı Çizgi Dergisi